*Uyarı: Helal review. Spoiler içermez.*
Bugün biraz nostalji yapmak istiyorum. O yüzden müsadenizle erkeklerin yeşil, kadınların esir olduğu ortaçağa dönüyorum, siz de benimle geliyorsunuz. Tek ihtiyacımız olan bir Amiga 500.. yada emülatörü, 3 floppy disklik Superfrog.. yada ROM'u, birkaç parmak, bir çift göz ve biraz koordinasyon. Evvet kamiller, bugünkü konumuz Superfrog!1! No one see it coming.
Uzun yolculuğunuza başlamadan önce Options'a bir göz atmanızı tavsiye ederim. Nitekim pek çok platform oyununun aksine Superfrog'da oyuna kaç canla başlayacağınızı seçebiliyorsunuz. Aranızda elbette tecrübeli olduğuna inanan, cesur ve hardcore platformcular da vardır ve pek tabi 3 canla başlamak isteyeceklerdir. Öleceksiniz. Superfrog'u zor yapan unsur, ortama heterojen dağılmış muhtelif sivri nesneler ki bunlara kazık diyip kabalaşmak istemiyorum, dikit diyelim, ateş, koskoca kurbağanın altında kalsa bile ölmeyen canavarlar ya da pembe bir bisikletin 16 inçlik ön tekerleği değil, aksine oldukça kaygan ve hızlı olmanız. "Yerinde duramamak" sözünün bu kadar uyduğu başka bir durum bilmiyorum, gerçekten duramıyorsunuz. Durmayı başarsanız da tekrar devam edebilmek için fazlasıyla ölü oluyorsunuz, olmuyor. Oyun zor, ilk etapta çok uzağa gidemeyeceksiniz ama üzülmeyin, kimse anasının karnından koşup zıplayarak çıkmıyor. O sebeple 5 yada 7 can seçerek başlayın, pişman olmazsınız. Son seçenek ve çok ihtiyacınız olacak password'ler ise bölüm sonunlarında oynayabileceğiniz Slot Machine ile kazanılabiliyor. Efendi gibi isterseniz Google da verir tabi.
Efem oyun 5 ana bölümden oluşuyor, her ana bölüm ise 4 alt bölümden. Amacınız ekranın sağ alt köşesinde belirtilen sayı kadar gold coin toplayıp çıkışa tek parça halinde ulaşmak, Prenses falan bahane. Pek çok platform oyununda gold coin'ler sadece puan için toplansa da Superfrog'da ilerlemeniz için kilit rol oynuyor. Kilit dedim, çok ironik oldu. Puan yada spor olsun diye oyunda meyve sebze topluyorsunuz (ama en çok parayı da size hakemlik ve spor yorumculuğu getiriyor) peki gerekli mi? Depends. Bölüm sonlarında oynayacağınız Slot Machine'de "jeton sayınızı" o bölümde topladığınız bu puanlar sağlıyor. Google da sağlar tabi. Bölümler arası zorluk lineer değil. Örneğin, 4. ana bölümün ilk alt bölümü, 3. ana bölümün son bölümünden daha zor değil, anlamamış olabilirsiniz tabi ama 5 defa okuyunca bir fikir ediniyorsunuz, her ana bölüm kendi içinde artan zorluğa sahip. Aksi durum olsaydı pek çok oyuncunun 2. ana bölümüden ötesini göremeyeceğini söyleyebilirim. Oyunda oldukça fazla gizli alan var ve bunların bir kısmını hiç bir çaba sarfetmeden "doğal yollarla" buluyorsunuz, büyük bir kısmı için eh aramanız gerekiyor. Bölümü bitirmek için tüm gizli alanları bulmak zorunda değilsiniz, casual bir oyunla bile ihtiyacınız olan coin'leri toplayabiliyorsunuz.
Oyun, çizgi film tadında grafikleri, harika müzikleri, iyi ayarlanmış zorluğu ve sürpriz sonuyla benim için tüm platform oyunları arasında özel bir yere sahip. En azından bir dönem Amiga tutkunuysanız, platform oyunlarını seviyorsanız ve biraz da nostalji istiyorsanız bu Team 17 klasiği hala oynanmaya değer. Yok eğer daha özgün bir konusu olan, mesela Prensi kötü kalpli bir Ganyan Bayii ve bir grup at tarafından kaçırılan, fizik olarak olmasa da ruhen maskülen bir Prensesin "Geri getirin lan kocamı .rospu çocukları!" diyerek kendini dağa bayıra vurduğu bir oyun arıyorsanız bu o oyun değil. Bir şekilde benzer konseptte bir oyun bulursanız bana da haber verin. Yetti bitti bu çile, Prensesin mi var derdin var arkadaş.. dırdırı bi yandan, cadının yellozluğu bi yandan, "Abi tacını versene iki dakka. Karşı ağaca kadar koşup gelcem" diyen küçük kardeş bi yandan, yıllarımı verdim yıllarımı!..
Pelerininiz kuru, cildiniz nemli olsun.

