Wednesday, September 26, 2012

Siz hala annenizin MMO'sunu mu oynuyorsunuz?


                Efendim malumunuz yeni oyuncağımız Guild Wars 2’yi (Yazının devamında gw2 olarak anılacaktır.) keyifle kurcalıyorum son günlerde. Bilindiği üzere mmo olayının farklı evreleri var; yazacaklarımın hepsi şu ana kadar oynadığım kadarıyla izlenimlerim olacak, yani ilk karakteri kastığın bölüm.  Aslında “80 olunca mı yazsaydım acep?”  diye düşündüm şimdi ama başladık bir kere zaten kalmış 5 lvl, devam.

İlk oynanışı çok keyifli hakikaten, max-lvl’da nolur bilmiyorum henüz,  tekrar edildiğinde ne kadar bayabilir, aynı keyif elde edilir mi hiçbir fikrim yok, onu alt oynarken göreceğiz çünkü altsız olmaz, öyle değil mi Çaan? Bazen Wow ‘dan (yazının devamında ve muhtemelen her yerde moplol olarak anılacaktır.) kalma alışkanlıklarımla kendime bir rota çiziyorum mesela oyunda. “Şunu yapayım bunu yapayım oradan da diğerini yaparım.” Makine gibi yani, tek düze, görev, iş, sıkıcı, grind. Nasıl sonuçlanıyor biliyor musunuz? Haritanın bu planı yaptığım ucundan girip alakasız ucundan saatler sonra çıkıyorum. Bu süreç boyunca başıma abuksubuk şeyler geliyor, planlamadığım bir sürü spontane olay oluyor ve bu durum hiç darlamıyor. Bunu vakit kaybı olarak göstermemesi güzel bir şey. Hiçbişeyi sallamadan, harıl harıl kasmadan, dağ bayır geziyorum.



Inventory sıkıntısı yok, crafting’de ve muhtelif şekillerde kullanılıp bir işe yarayan itemların hepsini tek tuşla bankada bunlar için ayrılmış kocaman yere yollanabiliyor, Salvage kit’ler ile kırılan itemlardan bunları elde edebiliyorsun. Ulaşım sıkıntısı yok, bir kere gidilen yer daha sonra sadece çift-tıkı uzaklıkta. Zaten taşın böceğin dalın yaprağın ayrıntısına kadar özene bezene yapılmış, kaliteli bi artwork var yani geze geze oynasan da olur. Yıllar süren moplol kariyerinden sonra grafikler böle bi değişik geliyor(in a good way). F2P Fontlar için yapacak bir şey yok maalesef =( . Adamlar diğer oyuncuların canınızı sıkabileceği durumları dahi ortadan kaldırdığı için insanlarla beraber oynamak problem değil eğlence olarak geri dönüyor. Oradan geçen oyuncunun size olabilecek en negatif etkisi yardım etmemesi sadece. Haritalarda sürekli bir “event”ler dönüyor, bu olayların alternatif gelişme ve sonuçları olabiliyor, chain olup devamı olanlar tadından yenmiyor. Puzzle tadında mekânlar var haritaların bazı bölümlerinde, bunlar bazen hafif gizli saklı bazen oldukça bariz, bazen çok kolay bazen tırmalatan mekânlar. Bunların ödüllendirmesi zaman zaman yetersiz olsa da neticesinde eğlendiriyor.

Storyline olayını çok başarılı bulmadım açıkcası, hani çok kıytırık bir şey değil, amacı da anlayabiliyorum ama olmamış sanki. Ya da çok basit kalmış. Her karaktere özgün story düşünüyorsun, güzel bunu 8-10 tane soruya göre ve story akışı içinde seçeneklerle oluşturuyorsun o da güzel. Ama bütün alternatif story’ler “aynı bokun mavisi” şeklinde oluyor.  Mesela yapılan olay aynı, yanındaki adamlar farklı gibi. Yap hepsini komple farklı o zaman, bir şeye benzesin. Genel hikaye hafif “meh” olmakla beraber içerik olarak ta bazı dandiklikler var bence, spoiler olayına girmeden Trahearn ile tanışınca anlarsınız diyeyim. Srsly Trahearn, FU.


Oyunda raid yok. Bunun yerine aktif bir dünya var, zaman zaman raid’lerden daha büyük event’ler var ve 5man dungeon’lar var.

Dungeon’lar ve holy trinity’nin(tank-healer-dps) olmayışı hakkında aslında ayrıca yazı bile yazılır. İlk duyunca “lan nası olcak ki bu iş” demedim değil. Moplol nasıl empoze ettiyse bu rolleri, baya benimsemişiz. Healer olmayı seviyorum,  başka bir şey oynarsam sıkılırım heralde diyordum. Hoş ben healer oynarken de araya iki büyü sıkıştıran, ona bunu cc eden, rahat durmayan kımız zararlısı bir player olarak; denedikten sonra Gw2 sisteminin hastası oldum. Her class ile dmg ediyorsun,heal yapıyorsun, bufflıyorsun (boon) debufflıyorsun (condition). Çok seçenek sunan bir skill sistemin var (10 button’dan oluşan bar yanıltmasın, silahlara göre skill’ler ve hızlı değiştirebildiğin 2 weapon set’in var.). Ayakta kalabilmek önemli, tank ve healer olmadığı için oturup pewpew etmekten ibaret değil oyun. Yani her spot’un açıkları kolay kolay kapanmıyor. Evade olayına alışıp kullanmak gerek. Yoksa çokça ağzınızı burnunuzu kıracak dmg mevcut dungeon’larda.  Aynı sebeplerden combat oldukça keyifli, monoton spamlama haliniz pek olmuyor. Ölen vatandaşları görüp komple gebermeden downed state ‘te iken reslemek önemli. Yatmış bekleyen biri varsa onu sallamıyorsunuz, direk zaman kaybı onla uğraşmanız. Eni konu ölen vatandaşlar çoğu kez res bekleyip adamı kanser ediyorlar bunu yapmayın plz, srsly.  Öldüğünüzde dungeon içlerindeki way pointler’den en yakın olandan yardırıp kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.  Yerde göreceğiniz kırmızı halkaların içinden kaçmak gerek, bunlar kötü alan spell’leri. Beyaz halkalar hep buff heal etc. Beyaz kenarları yapboz şekilli halkalar combo yapabildiğiniz alanlar. Ben fire aoe ettim misal, içinden ok atan vatandaşın okları yanarak bufflı gidiyor, pek eğlenceli bu olaylar. Default tuşlarla Ctrl-T yaparak 1 adet target marklayabiliyorsunuz. Daha sonra millet “T” tuşu ile direk bu target’ı seçebiliyor. Dungeon’ların story mode’ları nispeten kolay olan versiyonlar. Explorable mode’lar ise daha zor ve farklı güzergahlardan seçenekler sunan versiyonlar. Ayrıca dungeon’larda da çeşitli puzzle tadında olaylar mevcut. Her yer trap ayrıca, lol.

Crafting ile ilgili yazmazdım ben aslında, bilen bilir hiç de sevmem. Şu oyunların bana göre en sıkıcı noktalarıdır. Lakin Neredeyse 0 amelelik noktasına yaklaşmışlar. Kusura bakma Arenanet bi yere kadar sevebilirim crafting’i, hepsi o [Arcane Dust]ların suçu. Hani bahsetmiştim ıvır zıvırı tek tuşla bankaya atabiliyosun diye. Burada biriken bütün matları crafting menüsünde görebiliyor ve direk buradan kullanabiliyorsun hatta! Bunların hepsini altlarla ortak kullanmak mümkün. Prof değiştirdiğinde skill puanı sıfırlanmıyor, eski prof kaç puansa orda kalıyor tekrar alıcak olursanız. Discovery diye bir olay var, yok o kasarken random proclayan recipe’ler değil. Elinizdeki beraber kullanılabilecek matları gösteriyor menü, bunlarla yeni itemlar yapmayı öğreniyorsunuz.

Pvp opsiyonları Spvp ve WvW olarak ayrılıyor.





 Spvp’nin anafikri moplol’den alışa geldiğiniz Battleground’lar. Tabi ki farkları var şöle; gw2 de “heart of the mists” diye bir lobi var efendim, burada karakteriniz lvl 80 oluyor direk, etrafta vendorlar var ve beleş item’lar veriyorlar. Alıp gear’ı ve talentları kafaya göre ayarladıktan sonra ordan direk battlegroundlara giriyoruz ve çatışıyoruz. Madem max statlı item’ı veriyor ne için kasıyoruz diye soracak olursanız cevap: şekil&şemal. Srsly, olayımız eğlenmek ve havalı gözükmek. Gear farkı ile gariban pataklamak değil, ya da tersi durumda defalarca katlanmak değil. Toplanan puanlarla alınan item’lar hep aynı statlara sahip lakin farklı tasarımlar.


(Boyanabilir armorları ve bir sürü boya çeşidi olan bir oyundan bahsediyoruz.) 

WvW dediğimiz olayda da farklı 3 adet server’ın farklı 4 cephe(zone) üzerinde çatışması. Bu haritayı mesela bi moplol expansion haritası gibi büyük düşünebilirsiniz. Kaleleri supply depot’ları dışarıdaki gibi eventleri falan olan kocaman haritalar. Buraya her zaman girebiliyorsunuz. Level’ınız direk 80’e çıkıyor kaç olursa olsun. Ama item’larınız ne ise o. Vendorlardan siege alet edavatı alıp yukarda bahsettiğim supply’lar sayesinde inşa edip kullanabiliyorsunuz. Muhtelif zergfest’ler halinde geçse de büyük bir oyun olduğu için baya eğlenceli tarafları da olabiliyor, guild’la 10-15 kişi zayıf yerleri kovalayabilirsiniz mesela. Hatta guild olarak yerleşebildiğiniz kaleler oluyor ama bu olayların fazla detayını bilmiyorum, onlara bilare değiniriz artık.

 Belli bir kalitede ve mmo’ların oyuncuyu darlayan birçok unsurunu ortadan kaldırarak bir oyun yapmışlar. 80’den sonra nasıl olur merakla bekliyorum. Eğer eventleri sık günceller, iyi expansion’lar yaparlarsa dolu dolu oynatır. Tersi durumda çabuk sıkabilir. Her ne kadar bu oyunda çok iyi makyajlasalar da neticesinde mmo dediğin grind. Subscription gibi bir yük yok. Bütün haritayı bitirip oyunu oynamak istemeseniz dahi o ana kadar paranızın hakkını fazlasıyla alıyorsunuz.




No comments: